UZUN-ÖMÜRLÜ İĞNELER

AZ tasarımcılarının çözmek zorunda oldukları problemler çoktu. Örneğin, dizme aygıtı, ilk bakışta o kadar basit ve sade, tasarımını yapmanın çok zor olduğu ortaya çıktı.

Dizme aygıtı eritme fırını ile döküm makinesini birbirine bağlar. Bundan dolayı, boyutları, mümkün olduğunca küçük olmalıdır. Bu nedenle, astar, yani, iç yüzlerindeki erimesi zor kaplama, ve aygıt içinde metalin donmasını önleyen elektrik ısıtıcıları da en azından kabul edilir boyutlarda olmalıdır.

Dizme aygıtı metal parçalarını ölçü terazisinde tartılacakmış gibi kesin ölçmelidir.

Niçin özel bir sinyal verici her döküm içine, içine dökülen metalin miktarını “gözetlemek” ve dizme aygıtını zamanında durdurmak için takılmasın? Bu en basit ve en güvenilir yöntem olarak gözüküyordu. Ama ortaya çıktı ki, düşük-voltajlı bir kontak bu amaç için piston eteğine yerleştirilecekti, ki fikri uygulanamaz yapmıştır.

Tabii ki, tasarım açısından daha da basit bir yol vardı: dizme aygıtını değişimli tam olarak kesin zaman aralıklarında başlatacak ve durduracak bir zaman rölesi kullanmak.

Ama aygıt içinden eşit aralıklarla dışarı akacak metalin miktarı her defasında tam aynı olacak mıydı? Hatırlanmalıdır ki aygıtın tüm parçaları ısınır ve genişler, boyutlarını değiştirerek....

Yine bitmeyen deneyler. Ama bir gün Zakarov’la birlikte çalışan teknolojist, Viktor Semyonov, bir kronometre kullanarak, Mihail Novikov’un dizme aygıtının pnömatik el kontrol manivelasını tam her 5 saniyede çevirdiğini buldu.

Ama belki de insan eli ve gözü işlemin sonunu tam olarak yakalayamaz?

Hararetle bir zaman rölesi taktılar. Sabit devir ile makinenin şaftlarından birine bir disk monte edildi, ve ona bir kontak iğnesi takıldı. Bu iğneden bir terminal kutusuna, ve oradan bir elekro-mıknatısa bir tel çekildi. Şimdi sonuncusu dizme aygıtını başlatma ve durdurmada insan elinin yerini alacaktı. Başarı! Yaşasın! Tam dizme başarılmıştı, ve en basit araçlarla, hesaba katılarak.

Bu gecenin geç vaktinde oldu. Bütün fabrika sessizlik içinde kaybolmuştu. Semyonov ve Zakarov, okul çocukları gibi mutlu, metalin döküm kalıbını doldurup taşmaya başlayacağı korkusu ile elinizi kapatmak için uzatmaya başladığınız anda, diziciyi tam anında kapatan vana bobininin tıkırtısını dinleyerek makinenin yanında durdular.

Şimdi dizici donmayıp, ve otomatik olarak gerekli metali ölçtüğüne göre, uzun otomatik bir devire başvurulabilirdi.

Ne gezer! Dizici iğnesinin “emre itaat etme” niyetinin olmadığı ortaya çıktı. Makinede hala güçlük varken döküm küçük gruplar halinde yapılırken, iğne görevini tam olarak yerine getiriyordu; ama sürekli işe geldiği zaman, iğne çalışmıyordu.

Bu iğne dizici aygıtının çıkış yerini kapatması için kısaltılmış bir koni burnu ile oldukça uzun bir çubuktur. Gece ve gündüz içine daldırılan eritilmiş metale bel vermemesi için sağlam olmalıydı. Uzun-ömürlü bir iğne olmalıydı. Çelikten yapılamazdı, çünkü çelik eritilmiş alüminyum içinde şekerin su içinde olduğu gibi çözülür.

Sovyet metalurjistleri alüminyum içinde çözülmeyen bir karpit alaşımı icat ettiler. 800 santigrat derecede 20 derecedeki kadar serttir. Ve bu yüzden iğnenin metal içine daldırılan kısmı bu alaşımdan yapılmıştı.

Ama karpit alaşımlarının birkaç önemli zaaf vardır -bunlar, çıkışı durduran iğnenin parçası büyük stres altında çalışırken, kolay kırılır ve esneklikten yoksundurlar. Her taraflarından eritilmiş metalin hızlı akımı tarafından yıkanırlar, ve kapandığı zaman çıkış deliğindeki oturağına sert bir şekilde iner.

Karpit alaşımlar çeliğe kaynak yapılarak birleştirilemezler, ve bu nedenle iğnenin iki parçası birlikte lehimlenmek zorundadırlar. Ama belirli bir süre çalıştıktan sonra, karpit kısmı çelik tutucudan ayrılır.

İğnenin iki parçasını birleştirme çabalarında tüm denedikleri birleştiricilere rağmen, tüm denedikleri yöntemlere rağmen, ENİMS deneme atölyesinde genellikle üzücü bir tablo gözlemlenebilirdi: dizme aygıtı etrafında çalışmayan bir döküm makinesi, şimdiki bütün vardiya-montajcıları personeli Sorokin, Kubişkin ve Nazarov –ve, onların yanında, Zakarov ve baş metalürjist Bobrov’u içeren bir topluluk. Üzülerek Mikhail Novikov’u diziciden dışarı metali dökmesini ve altından kırılmış iğne parçasını çıkarmasını seyrediyorlardı.

Sonra yeni bir parça üzerine lehimlenecekti. Ama birkaç saatlik çalışmadan sonra aynı üzücü tablo yeniden gözlemlenecekti.

Yine de, sonunda, bu sorun da ayrıca çözüldü. Ne yazık ki denedikleri yöntemlerin sayısını saymak kimsenin aklına gelmemişti. Sonuçta ortaya çıkan rakam tasarımcıların ısrarcılığı ve çalışkanlığının belâgatlı ispatı olarak hizmet edebilirdi.

En iyi iğne, Stalin Ödülü sahibi Aleksander Kuptsov tarafından önerilen idi, ki bunda çelik tutucu kısaltılmıştı ve kesilen parçası yerine mika delikli pullar konulmuştu. Ama bu iğne iyi çalışmasına rağmen, yapımı çok zordu. Bu yüzden sonunda yine iyileştirilmesi gerekiyordu.

Esas “iğne-eğiticisi”nin kim olduğunu belirlemek imkansızdı. Döküm makinesi tasarımcısı Zakarov, tavsiye etti bana:

“Bobrov’a konuşunuz. Bize yardım eden odur.”

Bobrov kabul etti:

“Evet, zor bir iş olduğunu iddia edebilirsiniz. Teknolojist, Semyonov, bunun hakkında size söyleyecektir.”

Semyonov, kendi sırası geldiğinde,

“Bu konuda en iyisi siz Yelena Mitrofanovna Morozova’yı görünüz. Onun sihiridir ki bu hüneri yaptı.” dedi.

Morozova beni Zakarov’a göndermek lütfunda bulundu.

Bu fabrikanın yaratıldığı şartların karakteristiğidir. Bugün dizme aygıtının basit-görünüşlü ama teknik olarak mükemmel aletini yapmak birçok insanın ortak çabalarını aldı.