KARMAŞIKLIK ENGEL DEĞİLDİR

Pistonların çevrildiği, delindiği, işlendiği ve yerleştirildiği makine atölyesi, görünüşte birbirine benzeyen bir uzun makineler hattıdır. Muhafaza kutularının hepsi hoş bir renk ile boyanmıştır, ve bu muhafaza kutularının altından bir dizi çakıl, hışırtı ve cızırtı sesleri gelir, her zaman aralıksız soğutucunun sıçrayan basınç altında hızla akışı eşlik eder.

İlk izlenim bu hattı daha önce başka bir yerde görmüş olmadır. Bu izlenim yanıltıcı değildir. Sovyetler Birliği’nde birçok fabrikanın otomatik makine hatları vardır. Özellikle, Deneysel Makine-Alet Araştırma Enstitüsü’nün bilim adamları ve anlattığımız fabrikanın yapımında yer almış olan diğer Moskova makine yapımcıları bundan önce birçok başka tipte otomatik hatlar yapmışlardır.

Otomatik iş-makinelerini bir hat üstüne asmak o kadar da kolay olmadı. Ama zorluklar hiç bir zaman Sovyet bilim adamlarını yıldırmadı. Yenilikler zorlukla mücadele içinde doğar. Ve, tabii ki, 1939’da, o işletmenin bir işçisi, İ. İnoçkin tarafından yapılan Stalingrad Traktör Fabrikası’nda dünyada ilk otomatik makine hattı inşa edilmezden önce az zorlukların üstesinden gelinmedi.

Bu hatta kaba dökümler birinci üniteye yerleştiriliyorlar ve bitmiş tırtıl silindir parçalar sonuncudan dışarı atılırlar. Bu otomatik işlemi çok kolay yapan basit bir ayarlamanın parçasıydı.

Daha sonra, gurup otomasyonu düşüncesini takiben, tasarımcılar otomatik makineleri daha karmaşık, silindir blokları, silindir başları, vites kutuları, vb. otomotiv parçaların muamele yapılması için dizdiler. Bu parçalar üniteden üniteye bir nevi bitmeyen ray üzerinde otomatik olarak hareket ederler, ama işlendiklerinde her zaman sabit dururlar.

Tasarımcılar uzun bir zaman iş parçalarının bir makinede sabitken, bir diğerinde çevrilebilecekleri bir otomatik hattı yapamıyorlardı. Bu makine-yapım sanayisinin otomasyonunu geciktirdi ve otomatik hatlarda işlenebilecek parçaların sayısını sınırladı. Örneğin, daha önceki bu hatlar, çevirme ve dairesel bileme ile döndürme operasyonlarını kapsayamıyorlardı.

Otomatik fabrikanın makine atölyesi yalnızca görünüşte var olan otomatik hatları andırır, yani, genel bir nakledici aracılığı ile bir dizi makinenin birbirine bağlanmasıyla. Ama bu artık üzerinde parçaların yalnızca sabit bir durumda veya yalnızca dönme durumunda işlenebildiği eski tipte bir otomatik hat değildir. Otomatik fabrikada döner torna tezgahları ve bileğiciler şekillendirici ve delme makineleri aynı hat içine konmuşlardır.

Makine atölyesindeki bazı makinelerde piston üzerinde işlenilirken daha önceki hatlarda olduğu gibi hareketsiz-stok olarak tutulur. İnce, iğne-gibi matkaplar her yönden ona yaklaşırlar ve içine delik açarlar.

Ama pistonun silindir yüzeyi eğer döndürülebilinirse işlenebilir. Ve piston, torna tezgahlarına ve bileme makinelerine geldiği zaman, yüksek hızda dönmeye başlarlar.

Bu kolay başarılmadı. Esas mesele tüm hat boyunca her makine içinde muamele için gerekli tam pozisyonda pistonu endekslemeyi mümkün kılacak otomatik bir kontrol yöntemi bulmaktı. Bu amaçla, tasarımcılar özel tipte bir nakledici ile üniteden üniteye hareket ettirilen tespit etme levhaları kullandılar. Bu tespit etme levhaları -veya taban levhaları- kendilerini pistonlara bağlarlar ve makine hattında bütün seyahat süresince onlarla dururlar.

İlk ünite (“taban” denilen ünite) makineleri, tespit etme levhası ile temasa gelecek olan pistonun parçası. Dökümün altında bu amaç için bırakılan alanlar içine farklı çaplarda iki delik delinir.

Niçin farklı çaplar? Biraz sonra göreceğiz. Makine atölyesinin “eşiğinde” piston bu deliklere uyan taban levhasının mandallarının üzerine konur. Ama hem dökümün altı ve hem de taban levhası yuvarlaktır. O zaman, makine pistonun solunu sağından nasıl ayırt edecek? Çapların farkı bunun içindir: sol-taraf mandalı basitçe sağ-taraf deliğe girmeyecektir.

Tespit etme levhalarının çeşitli makineler içinde, teknolojik gereksinmelere bağlı olarak, farklı pozisyonlarda endekslenmiş olan özel delikler ve çizgileri vardır. Levhalarla birlikte pistonlar bir makinede sabittirler, bir diğerinde dönerler, ve bir üçüncüsünde verilen bir açıda art arda dönerler.

Ama bu idare aygıtının kendisi otomatik hatta yetişmeye yeterli değildi. Bunun yanında, makineleri seçmek gerekiyordu.

Otomatik hat için makineleri seçmenin iki yolu vardı, bir kolay yolu ve bir de zor yolu. Birinci yol el kontrollü standart tipte makineler kurmak ve genellikle operatör tarafından yapılan hareketlerin aynısını yapacak özel mekanizmalar icat etmek olacaktı.

Bununla birlikte, çoğu durumlarda bu bütün sistemi güvensiz kılacak fazlasıyla karmaşık idare ve yükleme teçhizatına yolaçacaktır. Bu yüzden tasarımcılar tüm-yönlü otomasyon problemini ikinci yolla çözmeye karar verdiler, ki bu birkaç yeni tipte makinenin tasarımını gerektirdi.

Bu makinelerin tasarımında başlangıç noktaları olarak alınan üç husus vardı: her makinedeki iş parçasının pozisyonu teknolojik operasyonlar için en iyisi olmalıydı; bu pozisyon, bunun yanında, öyle bir şekilde seçilmeliydi ki otomatik idare ve yükleme için mümkün olan en basit yöntemler ve teçhizatın kullanımına izin verebilsin; her ünitenin kapasitesi otomatik fabrika için planlanan yıllık verimin gerçekleştirilmesini sağlamaktır.

Mekanik İşlemi için Otomatik Makine Hattı

Şimdi makine atölyesinde dizilen makinelerin tasarımında tüm üç husus dikkatle gözlemlendi. Ve şimdi öyle görünüyor ki başka türlü yapılamazdı.

Makinelerden biri piston kenarını kaba-çevirir ve oturur, yukarıya bakar ve pistonun yüzük oluklarını keser. Bir başkası yegane çok-dingilli bir bileyicidir, her tekerleği her defasında iki pistonu işler. Bu makinelerin kolaylıkla görülür basitliğinin arkasında ne kadar çok zeka ve karmaşıklık saklıdır!

Dakikada 6 bin devir hızında dönen bu 8 milli delme makinesini alınız. Eğer millerin herhangi bir tanesi üzerindeki baskı çok büyük olursa sonuncusu acil bir sinyal anahtarını aynı anda anahtarı üstüne koyan özel bir otomatik aşırı yük aygıtı tarafından durdurulur. Sonra bir güvenlik aygıtı milin tekrardan başlamasını montajcı gelene kadar ve herşeyi düzene koyana kadar tutar....

Makine atölyesindeki yedi makinenin sonuncusundan pistonlar tespit levhaları üzerinde her defasında dört levha ve dört piston tutabilen bir boşaltma masasına giderler. Bu masaya giderken pistonun olukları özel bir toplama parmaklıklarına kayarlar. Ve üzerindeki levhalarla masa alçaltıldığı zaman, pistonlar koltuk altlarından yakalanmış gibi parmaklıklar arasında asılı dururlar.

Pistonlar ve tespit levhaları şimdi bölünürler ve farklı yönlere giderler. Pistonlar bir naklediciye itilirken, levhalar yeni dökümler almak üzere hattın başına dönerler. Şimdi pistonlar bitmeyen bir koşu ile en dikkate değer otomatiklerden biri, ağırlık işleme makinesi tarafından alınırlar....

Böylece, AZ makine atölyesinde torna, delme, bileme ve şekil verme operasyonları dünya mühendislik tarihinde ilk defa tek bir otomatik makine hattında birleştirilmiştir. Makine atölyesi tasarımcıları alet ve iş için mümkün olan tüm üç göreli hareket tamamen makineleştirmişlerdir: sabit iş ve hareket eden alet, zıt yönde dönen alet ve iş.

Tasarımcıların başarısı sadece işin otomatik olarak bir makinede matkabın baskısı altında oynamadan sabit kalması, ve bir diğerinde alet yüksek hızlarda işini yaparken dönmesinde yatmaz.

Onların başarısı ondan az olmayan, işin otomatik makineler tarafından yüksek kesinlikte yapılmasında yatar. Örneğin, ideal bir silindirden pistonun izin verilen sapma toleransı sadece 0.04 milimetre iken, çapraz-delik delme için tolerans on kez küçük -0.003 milimetreye yakındır. Bu büyüklük insan saçının kalınlığından 30 defa daha küçüktür.

Böylece, pistonların mekanik olarak muamelesinin otomasyonuna bağlı karmaşık sorunlar yeni tipte makinelerin ve mekanizmaların tasarımıyla çözümlenmişti.