Bir Program Açıklaması

V.İ. LENİN

Profession de Foi

(Bir Program Açıklaması)

Kiev Komitesi tarafından hazırlanan ve Komite’ye göre, üzerinde daha fazla durulması ve düzeltilmesi için yeterli zaman olmayan Profession de Foi, yalnızca kaba bir taslak olmasına rağmen, yine de Kiev Komitesi’nin görüşleri hakkında bizim oldukça net bir düşünceye sahip olmamızı sağlamaktadır. Bu görüşler, RSDİP’nin yayınlarında tekrar tek­rar ifade edilen ve manifestosunda tekrardan doğrulanan, Rusya’da Emeğin Kurtuluşu grubu tarafından ilan edilen Sosyal-Demokrasinin eski ilkelerinin bakış açısına bağlı kalan Rusya Sosyal-­Demokratları tarafından kesin bir protestoyu gerçekten gerektirir. Kiev Komitesi’nin görüşlerinin, aşırı uca doğru geliştiğinde Bernsteincılıkla bütünleşen (kaynaşan) ve ünlü “Raboçaya Mysl’e Ayrı Ek” (Eylül 1899) ve bundan daha az ünlü olmayan Credo gibi ürünler veren yeni “genç Rusya Sosyal-Demokratları” eğiliminin büyük etkisini yansıttığı kuşku götürmez.

Profession de foi’nin bu oportünist ve gerici akıma doğru tam olarak gittiği söylenemez, fakat o yönde öyle ciddi adımlar almış ve Sosyal-Demokrasinin temel düşüncelerinde öyle bir karışıklık gösterir, devrimci düşüncede öyle bir bocalama ki, Kiev’deki yoldaşları uyarmayı ve hem uluslararası ve hem de Rusya Sosyal-Demokrasisinin ilkelerinden sapmalarını detaylı olarak tahlil etmeyi bir görev sayıyoruz.

Profession de foi’nın daha ilk cümlesi en ciddi şaşkınlığa yolaçmaktadır: “Proletaryanın siyasal hakları için mücadelenin Rusya’da işçi-sınıfı hareketinin şu andaki genel görevi olduğunu kabul ederken, yine de, Kiev Komitesi, bugünkü zamanda, işçi kitlelerine dönüp onlara siyasi eylem için çağrı yapmanın mümkün olduğuna inanmaz, diğer bir deyişle, Rusya işçileri, kitlesel olarak, siyasi mücadele için gerekli olgunluğa erişmediği için siyasi ajitasyonun yürütülmesinin mümkün olduğuna inanmaz.” Bu pasajın formülasyonunu tartışmayacağız; bizim için önemli olan yalnızca içindeki düşüncelerdir ve Profession de foi’nın çoğu diğer yerlerinde tekrarlanan (bunu not edin) bunun gibi düşünceler yalnızca bizi hayrete düşürür: bunları yazanlar gerçekten Sosyal-Demokrat olabilirler mi?

“Rusya işçileri, kitlesel olarak siyasi mücadele için gerekli olgunluğa erişmemiştir.”! Eğer bu doğru ise, bu bir bütün olarak Sosyal-Demokrasinin ölüm fermanı demektir; Rusya işçileri, kitlesel olarak, Sosyal-Demokrasi için gerekli olgunluğa erişmemiş demektir. Aslında, siyasi mücadele ile bölünmez ve ayrılmaz şekilde bağlı olmayan bir Sosyal-Demokrasi ne vardır ne de olmuştur. Siyasal mücadele olmaksızın bir Sosyal-Demokrasi suyu olmayan bir nehirdir, çok bariz bir çelişkidir, bu ya ‘siyaset ‘ten nefret eden atalarımızın ütopik sosyalizmine ya da anarşizm veya trade-unionculuğa dönmek niteliğinde birşeydir.

Dünya sosyalizminin ilk profession de foi’sı, Komünist Manifesto,temel bir doğru haline gelen bir gerçeği oluşturdu -her sınıf mücadelesi siyasi bir mücadeledir, işçi-sınıfı hareketi ancak ondan sonra embriyonik durumundan, çocukluğundan çıkar, ve siyasi mücadeleye geçiş yaptığı zaman bir sınıf hareketi haline gelir. Rusya Sosyal-Demokratlarının ilk profession de foi’sı, 1883’te yayınlanan Plekhanov’un, Sosyalizm ve Siyasi Mücadele broşürü bu temel doğrunun Rusya’ya uygulanmasında yeniden doğruladı, ve Rusya devrimci hareketinin tam olarak nasıl ve niçin sosyalizm ve siyasi mücadelenin bir kaynaşmasını, işçi kitlelerinin kendiliğinden hareketi ile devrimci hareketin bir kaynaşmasını, sınıf mücadelesi ile siyasi mücadelenin bir kaynaşmasını sağlaması gerektiğini gösterdi. Sosyalizm ve sınıf mücadelesinden yana tavır koymakla ve aynı zamanda “şu anda siyasal eylem için kitlelere çağrı” imkanını reddetmekle, Kiev Komitesi, özünde, Sosyal-Demokrasinin ilkelerinden tamamen sapmaktadır, ve Komite’nin bu ilkelere bağlı kalma isteği onu apaçık birtakım çelişkilere sürüklemiştir.

Gerçekten de,kişi, eğer siyasal ajitasyon ve siyasal mücadele yürütmeyi olanaklı görmezse, “işçilerin siyasi eğitimi”nden nasıl söz edebilir? Siyasi mücadele ve siyasi eylem aracılığından başka siyasi eğitim olamayacağını Sosyal-Demokratlara ispatlama gereği, eminiz ki, yoktur. Herhangi bir çeşit inceleme çevreleri veya kitaplar, vs.nin, siyasi eylemden ve siyasi mücadeleden uzak tutulursa işçi kitlelerini siyasi olarak eğitmek gerçekten de düşünülemez. Rusya Sosyal-Demokrasisinin geriye, önce köylüleri eğitmek ve sonra onları kurtarmak gerektiğini açıklayan köle sahiplerinin bakış açısına gitmelerine, veya hükümet önünde ayaklara kapanan ve halkın önce eğitilmesi ve sonra siyasi haklar verilmesini söyleyen mürekkep ­avcılarının bakış açısına gitmelerine Gerek yoktur. Bir insan, aynı anda, nasıl olur da hem işçileri siyasal haklar için mücadele etmenin gerekliliğine inandırma görevini üzerine alabilir ve hem de işçilere siyasal eylem çağrısı yapmanın, siyasal ajitasyon yürütmenin olanaklı olduğuna inanmayabilir? Siyasi mücadelenin gerekliliği bilincini artır ve fakat aynı zamanda siyasal eylem çağrısı yapma?! Bu manyakça birşey değil midir? Bunun anlamı nedir? Bu karışıklık (ve şaşkınlık) henüz söylenmemiş birşeyin kalmış olmasının ya da bir yazı taslağının henüz bitmemiş olmasının sonucu değildir; bu, Kiev Komitesi’nin bütün görüşlerine sızmış olan ikiciliğin ve belirsizliğin doğal ve kaçınılmaz sonucudur. Komite, bir taraftan, uluslararası ve Rusya Sosyal-Demokrasisinde uzun zamandan beri kabul edilen temel ilkelere sadık kalmak istemekte, diğer taraftan da moda olmuş Bernsteincı ‘zorunluluk’ ‘tedricilik’ (Kiev Komitesi’nin Profession de foi’ sında Kısım I’in sonu), ‘hareketin doğrudan ekonomik içeriği’, siyasal ajitasyon ve mücadele olanaksızlığı, gerçek talep ve ihtiyaçların somut zeminine sarılınması gerektiği (sanki siyasi özgürlük için mücadele en doğru ve gereklilik tarafından öne çıkarılmıyor!) gibi sloganların etkisi altında kalmaktadır; bir kelime ile söylenecek olursa, içinden Credo ve “Raboçaya Mysl’a Ayrı Ek” gibi yazıların türetildiği a la mode (moda olmuş) sloganlarla sarhoş olmuştur. Şimdi de, Profession de foi’nın şu anda tartışılan tüm zayıf yönlerinin üzerinde toplandığı tezin; “şu anda işçi kitlelerine siyasal eylem yapma çağrısı ile yaklaşmanın olanaksızlığı” tezinin; başka bir deyişle, siyasal ajitasyon yürütmenin Rusya işçilerinin siyasal mücadele için gerekli olgunluğa erişmedikleri gerekçesi ile olanaksız olduğu yönündeki tezin özünü inceleyelim. İyi ki, bu son iddia doğru değildir (“İyi diyoruz, çünkü eğer doğru olsaydı, bu, Rusya Marksistlerini ve Rusya Sosyal-Demokratlarını, kaçınılmaz olarak, Credo yazarlarının Raboçaya Mysl ve yasal yazınımız içindeki sayısız çanak yalayıcılarının onları içine itmek istediği trade-unioncu bataklığa ve burjuva liberal bayağılaştırmaya götürecekti. Rusya işçileri, kitlesel olarak yalnızca siyasi mücadele için gerekli olgunluğa erişmekle kalmayıp birçok durumlarda, bunu,sık sık kendiliğinden bir şekilde siyasi mücadele eylemlerinde yer almakla göstermişlerdir.

İçinde hükümetin lanetlendiği ve sert bir şekilde eleştirildiği manifestoların kitlesel dağıtımı gerçekten siyasi bir mücadele eylemi değil midir? Rusya işçileri kitlesel olarak polisin ve askerin, bunlar aşırı olarak saldırgan oldukları zaman, “kendi araçlarını kullanıp” icabına bakmadılar mı; zorla tutuklanan yoldaşlarını kurtarmadılar mı? Birçok yerlerde ordulara ve polise karşı gerçek sokak çatışmalarında savaşmadı mı? Rusya işçileri, kitlesel olarak, yirmiden fazla yıldan beri, en iyi, en gelişmiş, en samimi ve en cesaretli yoldaşlarını devrimci çevrelere ve örgütlere göndermedi mi? Fakat; moda olan bir burjuva bayağılaştırmanın teorisinin hatırı için, biz Sosyal-Demokratik Partinin temsilcileri, tüm bunları unuttuğumuzu varsayalım ve işçi kitlelerine siyasal eyleme geçmek için çağrı yapmanın imkansızlığını kabul edelim! Buna itiraz, belki de, bu aktarılan olayların siyasi mücadeleden çok daha fazla kendiliğinden patlamalar olduğudur. Bunu cevaplıyoruz: sosyalistlerin devrimci çevrelerinin geniş ajitasyonu üstlenmelerine ve işçi kitlelerini sınıf mücadelesine, kendilerini ezenlere karşı bilinçli mücadeleye çağırmasına kadar grevlerimiz yalnızca kendiliğinden patlamalar değil miydi? Kişi, tarihte, kendiliğinden örgütsüz patlamalar şeklinde başlamayıp da daha sonra sözkonusu sınıfın aydınlanmış temsilcilerinin bilinçli müdahalesi olmadan örgütlü bir şekle bürünen ve siyasal partiler yaratmayan tek bir popüler hareket (halk hareketi) veya sınıf hareketinin tek bir örneğini bulabilir mi? Eğer işçi sınıfının isteği kendiliğinden ve yılmazcasına siyasi mücadele içinde yeralması şimdiye kadar esas olarak örgütsüz patlamalar biçimini aldıysa, yalnızca Moskovskiye Vedomosti[112] ve Grazhdenin[113] bundan Rusya işçilerinin, kitlesel olarak, siyasi ajitasyon için gerekli olgunluğa erişmediği sonucunu çıkartabilir. Bir sosyalist,tersine, bundan, siyasi ajitasyon için, siyasi eylem ve siyasi mücadele içinde yer almak için işçi kitlelerine en geniş çağrı yapmak için zamanının çoktan olgunlaşmış olduğu sonucunu çıkarabilir. Bu çağrıyı yapmazsak, görevimizi yerine getirmemiş oluruz ve, aslında, Sosyal-Demokrat olmaktan çıkarız, çünkü siyasal mücadele olmaksızın ekonomik ve sendikal örgütlenmeler her zaman ve her yerde burjuvazinin ateşli savunucuları tarafından da savunulmaktadır. Bu nedenle, siyasi mücadelenin ve Rusya işçi sınıfının siyasi görevlerinin, böyle, mesela Raboçaya Mysl’da gördüğümüz gibi, sürekli ihmal, canilik ve iğrençlikten başka bir şey olarak adlandırılamaz. Bu örtbas etme, siyasi baskıyı gören ve hisseden, ona karşı kendiliğinden ayaklanan, fakat sosyalist önderlerinden kayıtsızlık ve hatta siyasi mücadele düşüncelerine karşı polemiklerle karşılaşan işçilerin siyasi bilincini bozmakla aynıdır. Bize, siyasi özgürlük düşüncelerinin kitlelere “tedricen” götürülmeli dendiği zaman, biz buna, kayıtsızlık ve aşırı dar görüşlülükten başka ne diyebiliriz? Birisi, şimdiye kadar kitlelere bu düşünceleri götürmede çok aceleci olduğumuzu, böylece kendimizi frenlememiz ve ölçülü olmamız gerektiğini düşünebilir!!! Veya, “işçi sınıfının durumunun siyasal bir açıklığa kavuşturulmasının tek tek her durumda neden olduğu ölçüde”gerekli olduğu söylendiği zaman, sanki siyasi ajitasyon için gerekli “nedenler” işçi sınıfı yaşamının birçok en yaygın ve günlük olguları tarafından sağlanmıyormuş gibi!

Siyasi ajitasyonun tek tek her durum içindeki nedenlerinin varlığına sınırlandırma çabası ya anlamsızdır yada Credo ve Raboçaya Mysl’ın doğrultusunda geriye bir adım atma isteği, hali hazırda oldukça -çok­ dar propaganda ve ajitasyonumuzun kapsamını darlaştırma isteğini yansıtır. İşçi-sınıfı kitlelerinin hala daha siyasi mücadele düşüncesini anlayacak durumda olmadıkları, yalnızca belirli, daha gelişmiş işçilere anlaşılır bir düşünce olduğu itirazı belki de gelebilir. “Genç” Rusya Sosyal-­Demokratlarından sıkça işittiğimiz bu itiraza cevabımız, birinci olarak, Sosyal-Demokrasi her yerde ve her zaman, sınıf-bilinçli olmayan işçilerin değil, fakat sınıf-bilinçli işçilerin temsilcisi olmuş ve başka da olamaz, işçilerin gelişmemişliği üzerine demagojik tahminlerden daha tehlikeli ve daha cani bir şey olamaz. Eğer eylemin ölçüsü, şu anda, doğrudan ve geniş kitlelerce en yüksek derecede ulaşılabilen ise, söyleyelim, Kronstadt papazı Johann’a[114] çağrısı temelinde anti-Semitizm’i öğütlemiş veya ajite etmiş olmalıydık.

Kitlelerin siyasi bilincini geliştirmek ve siyasi hakları olmayan kitlelerin kuyruğunda sürünmemek Sosyal-Demokrasinin görevidir; ikinci olarak, ve bu en önemlisidir, kitlelerin siyasi mücadele düşüncesini anlamayacakları doğru değildir. Tabii ki, ajitatör veya propagandacı ona düşünceyi aktaracak şekilde yaklaşırsa, işçinin her günkü tecrübesinden bildiği temel olgular üzerinde anlaşılabilir bir dilde anlatırsa, en geri işçi bile bu düşünceyi anlayacaktır. Fakat bu şart, ekonomik mücadelenin açıklanması için tam da zorunludur; bu alanda da, kitlelerin geri veya orta tabakalarından geri bir işçi, ekonomik mücadelenin genel düşüncesini özümleyemeyecektir; bu düşünce (kendilerinin sezgileriyle ve kendilerinin doğrudan, acil çıkarları tarafından yönlendirilen) kitlelerin takip edeceği birkaç eğitilmiş işçi tarafından özümlenebilecek bir düşüncedir.

Bu, siyasi alanda da doğrudur; tabii ki, genel siyasi mücadele düşüncesini yalnızca gelişmiş işçi anlayacaktır, ve siyasi haklarından yoksun olduklarının iyi bir sezgisine sahip oldukları için ve onların en acil her günkü çıkarları kendilerini siyasi baskının her türlü biçimleri ile düzenli olarak temasa getireceğinden kitleler (Kiev Komitesi’nin Profession de foi'sının da bir yerde kabul ettiği gibi) onu takip edecektir. Hiç bir siyasi veya toplumsal-harekette, hiçbir ülkede verilen sınıfın kitlesi veya insanları ve sayısal olarak az eğitilmiş temsilcileri arasında aşağıdakinden başka bir ilişki olmamıştır,ya da olamazdı: belirli bir sınıfın önderleri her yerde ve her zaman onun ileri en yetiştirilmiş temsilcileri olmuştur.

işçi-sınıfı hareketinde de başka bir durum olamaz. İşçilerin bu ileri kesiminin gereksinmelerinin ve çıkarlarının ihmali, ve geri tabakasının anlayış düzeyine inme isteği (işçilerin sınıf-bilincinin düzeyini sürekli olarak yükseltmek yerine), onun için, zorunlu olarak fevkalade zararlı bir etkisi vardır ve işçilerin arasına devrimci ve sosyalist olmayan her türlü düşüncelerin sızması için zemin hazırlar.

Kiev Komitesi’nin siyasi mücadele üzerine görüşlerinin tahlilini tamamlarsak [şunu ekliyorum]. Komite, oldukça ilginç olan bir tavırla ve, aynı zamanda, bütün Profession de foi’nın tipine özgü, siyasi eyleme geçmek için işçi kitlelerine bugünkü zamanda çağrı yapmayı düşünmeyen, hükümete baskı yapmamak için işçilere çağrı yapan sosyalistler geniş kitlelere anlaşılır konular üzerinde salt ajitasyonal amaçlar (ve hükümete baskı yapmak amacıyla değil) için kısmi gösteriler örgütleme gerekliliğini tanımaktadır. Sınır hakkında budur... Yalnızca hükümete baskı yapmayan gösterilerin nasıl mümkün olduğu bizi aşmaktadır. Belki, işçilere kulübelerinin dört duvarı arasında ve başlamadan önce kapıları kilitleyerek gösteri yapmalarını önermeliyiz? Veya belki, ceplerinde elleri ile önemsiz kol hareketi yaparak gösteri yapmış olmalıydılar? 0, belki de “hükümet üzerinde baskı” yapmayabilir! Ayrıca, “kısmi gösteri”den ne demek istendiğini de anlamaktan aciziz. Belki de, bir meslek, sadece o mesleğin konuları (yine: bunun sosyalizmle ne ilgisi var?) demektir, veya, belki de, kısmi siyasi konular ve bütünüyle otokrasiye, bütün siyasi sisteme karşı değil demektir? Fakat, eğer böyle ise, bunlar aşırı olarak geri düşünceler ve işçi sınıfının siyasi bilincini ve siyasi görevlerini engelleyen safça ve basitçe Credo’nun düşünceleri ve tamı tamına oportünizmin en alası değil midir? Eğer böyle ise, “genç” bir metropolitan Sosyal-Demokratının “kanatlı deyimi”ni tekrarlarsak daha iyi değil midir: “işçiler arasında otokrasinin saygınlığının düşürülmesi için henüz erkendir”?...

Profession de foi, yalnızca “siyaset” sorunu ile ilgili olarak görüşlerinin aşırı bir darlığını sergilememektedir. “Bugünkü zamanda”okuyoruz, “kitleler üzerinde getirilen ajitasyonal etki yalnızca, birinci olarak, proletaryanın ekonomik mücadelesine destek biçimini alabilir. Onun için, Komite, işçiler ve işverenler arasındaki her çatışmadan, veya işverenler tarafından suistimalin her önemli olgusundan işçilere durumlarını anlatan ve protesto etmelerine çağrı yapmak için yararlanır; öncü grevlerde yer alır, işçilerin taleplerini formüle eder, talepleri kazanmanın en iyi yolunu gösterir ve tüm bu araçlarla işçilerin sınıf-bilincini geliştirir.” Hepsi bu kadar; ekonomik mücadele üzerine daha fazla birşey söylenmiyor bize. Ve bu bir profession de fo’'dır! Bu pasajları dikkatlice tekrar okuyun: Burada yine Credo’nun dili ve Credo’nun düşünceleri vardır (“'genç ekonomist­ler”in görüşlerini inatla gizlemek isteyen ve sadece bireylerin sapmaları olarak göstermek isteyen Raboçaya Dyelo yazarlarının sonsuz gaflarını bir kez daha gösterir).

Sosyalist için, ekonomik mücadele, işçilerin devrimci bir partide örgütlenmesi için, bütün kapitalist sisteme karşı sınıf mücadelelerinin güçlenmesi ve gelişmesi için bir temel olarak hizmet görür. Eğer ekonomik mücadele kendi içinde tamamlanmış bir şey olarak alınırsa, içinde sosyalist namına hiç bir şey yoktur; bütün Avrupa ülkelerinin tecrübesi sadece sosyalist değil, fakat ayrıca anti-sosyalist sendikaların birçok örneklerini gösterir.

“Proletaryanın ekonomik mücadelesini desteklemek” burjuva siyasetçinin görevidir; sosyalistin görevi, ekonomik mücadeleyi sosyalist hareketi ve devrimci işçi-sınıfı partisinin başarılarını daha da ilerletmek için sevketmektir. Sosyalistin görevi, sosyalist işçi-sınıfı kitlelerinin siyasi ve ekonomik mücadelelerinin çözülmez kaynaşmasını daha da ilerletmektir. Onun için, Kiev Komitesi’nin Profession de Foi’sının dağınık açıklamaları, Bernsteincı düşüncelere geniş kapılar açmakta ve ekonomik mücadeleye karşı dar tavrı yasallaştırmaktadır.

Kitleler arasında ajitasyon eylemi hem ekonomik hem de siyasi olmalı, mümkün olan her konuda ve baskının, biçimi ne olursa olsun, tüm göstergelerine atfen yapılıp en geniş niteliğe sahip olmalıdır. Biz bu ajitasyonu giderek sayıları artan işçileri devrimci Sosyal-Demokratik Partinin saflarına çekmek, siyasi mücadeleyi düşünülebilecek bütün alanlarında yüreklendirmek, bu mücadeleyi örgütleyip kendiliğinden biçimlerinden tek bir siyasi partinin mücadelesine dönüştürmek için kullanmalıyız. O yüzden, ajitasyon, siyasi protestoyu ve siyasi mücadelenin daha örgütlü biçimlerini mümkün olduğunca genişletmenin aracı olarak kullanılmalıdır. Bugün ajitasyonumuz çok dar kapsamlıdır; değindiği sorunlar çok sınırlıdır. Dolayısıyla görevimiz, bu darlığı yasallaştırmak değil, bundan kurtulmaya çalışmak, ajitasyon çalışmamızı derinleştirip genişletmektir.

Şu anda tartışılan Profession de foi’da, bu darlık yalnızca yukarıda tahlil edilen teorik yanlışlara yolaçmaz, fakat pratik görevlerin darlaştırılmasına da yolaçar. Bu darlaştırma, “anketlerle ve diğer araçlarla, yerel fabrikalarda ve işyerlerinde işçilerin durumlarının, incelenmesini en acil ve yakıcı sorun yapmak” isteğinde görülebilir. Ajitasyon için gerekli yardımcı şeyleri oluşturduğuna göre, tabii ki, bizim genelde anketlere karşı hiçbir şeyimiz olamaz, fakat kendimizi bu tip incelemelerle meşgul etmek, şimdiki haliyle yeterince seyrek olan devrimci güçlerimizi verimsizce harcamak demektir.

Aslında, yasal soruşturmalarımızdan epey bilgi toplanabilir. Sosyalist gazetelere kendi raporlarını gönderme çok iyi alışkanlığının işçilerimiz arasında genişçe yayılmaya başlaması, materyalin bolluğunun garantisi olduğuna göre, ajitasyon ve propagandanın (özellikle siyasi düzeyde) daha da fazla genişletilmesini şu andaki en acil görevimiz yapmalıyız.

Daha da büyük bir darlaştırma, fonlar sorununda yalnızca “sendika grevi” fonlarının gerekli olarak kabul edilmesi, diğer yandan bu fonların siyasi mücadele için kullanılması için Sosyal-Demokratik Parti içinde bütünleştirilmesi gerektiğinden bir tek laf bile edilmemesi olgusunda görülebilir.

Gizli fonlarımızı safça ekonomik eylemle sınırlandırmak, Credo yazarlarının doğal isteğidir; fakat Rusya Sosyal-Demokratik İşçi Partisi’nin bir komitesinin Profession de fo’'sında, bu istek anlaşılmazdır.

Yasal birlikler sorunu üzerinde Profession de foi daha az dar değildir, kötü tanınmış Bernsteincı lığa tavizler vermek için aynı çabayı sergilemektedir. Sosyal-Demokratik Partinin bir komitesi için oluşturulan fonları desteklemek, yine, güçleri dağıtmak ve saf kültürel eylem ve devrimci çalışma arasındaki farklılığı silmek demektir; devrimci bir parti kendi çalışmasını güçlendirmek ve sağlamlaştırmak için, ajitasyon merkezleri olarak, temaslar sağlamak için uygun örtü olarak vs. , vs. -­fakat yalnızca bunun için­ yasal birliklerden yararlanabilir ve yararlanmalıdır. Sosyalist güçleri, birliklerin kurulmasında destek vermek için harcamak en büyük derecede akla aykırıdır; bu birliklere bağımsız bir önem vermek doğru değildir ve yasal birliklerin “işverenlerin baskısı ve katılımından tamamen bağımsız”olabileceğine inanmak yalnızca gülünçtür.

Son olarak, Kiev Komitesi’nin darlık ve özel karakteri örgütsel planlarında kendini yansıtmaktadır. Partinin yeniden düzenlenmesi çağrısı yapmak ve yeni bir Merkez Komitesi seçmenin zamansız olduğu konusunda Kiev Komitesi ile tamamen hemfikiriz; fakat “hareketin doğrudan ekonomik karakteri” ile ilgili düşüncesini, Rusya proletaryasının “siyasi ajitasyon için hazır olmadığı” düşüncesini tamamen yanlış olarak değerlendiriyoruz. Ayrıca “yerel grupların büyüyüp güçlenmesi; üyelerini artırması ve işçi-sınıfı milieu (çevresi) ile bağlarını güçlendirmesine kadar” beklemek de yanlış olacaktır -böyle takviye sıkça çöküşe götürür.

Tersine, biz hemen birleştirme çalışmasına ve yazın birliği ile başlamakla; bütün Rusya için bir organ olarak hizmet görerek partinin yeniden düzenlenmesini hazırlamak için çaba göstermesi gereken ortak bir Rusya gazetesinin düzenlenmesiyle; tüm yörelerdeki çevrelerden yazışma ve çeşitli haberler toplamakla; üzerinde anlaşmazlık olan sorunların gazetede tartışılması için yer sağlamakla; ajitasyon ve propagandamızı genişletmekle; örgütsel sorunlara, çalışmanın yürütülmesinin taktik ve teknik yöntemlerine özel dikkat göstermekle; en gelişmiş işçilerin taleplerini sağlamakla ve proletaryanın geri tabakasının sosyalist hareket içinde ve siyasi mücadele içinde en büyük bilinçli katılımı için düzeyini sürekli olarak yükseltmekle (işçilerin yazışmalarıyla, vs. çekilen) çalışmaya koyulmalıyız.

Partinin birleşim ve yeniden düzenlenmesi için gerekli şartların ancak bu yolla sağlanabileceğine, ve dar “ekonomizm”e karşı ve Bernsteincı düşüncelerin artan yayılmasına karşı yalnızca doğrudan ve açık bir polemiğin Rusya işçi-sınıfı hareketinin ve Rusya Sosyal­-Demokrasisinin doğru gelişmesini sağlayabileceğine ikna olduk.

1899 sonunda yazıldı. İlk defa 1928’de

Lenin Derlemeler III’te yayınlandı.

Bilinmeyen biri tarafından kopya edilmiş bir

elyazmasına uygun olarak yayınlandı.

V.I. Lenin , Toplu Eserler, Cilt 4 (1898-Nisan 1901), s.286,

Lawrence & Wishart London, İngilizce Baskı.

NOTLAR

(Notlardaki numaralama İngilizce baskısındaki gibi aynen korunmuştur. -Ç.N.)

[112] Noskovskiye Vedomosti (Noskova Yazıcısı). En eski Rusya gazetelerinden biri. Orijinalde küçük bir kağıt olarak Moskova Üniversitesi tarafından çıkarıldı. 1863’te M.N. Katkov tarafından üstlenildi ve toprak ağalarının ve soyluların en gerici kesimlerinin görüşlerini yansıtan monarşist-milliyetçi bir organ oldu. 1905’te Kara Yüzler’in öncü bir organı oldu ve 1917’ye; Ekim Devrimine kadar çıkmaya devam etti.

[113] Grazhdanın (Vatandaş) –1872’den 1914’e kadar St. Petersburg’da yayınlanan gerici bir dergi. Geçen yüzyılın seksenlerinden beri aşırı monarşistlerin bir organı idi ve yazarlığı Prens Meshchersky tarafından yapılıyordu ve hükümet tarafından maddi olarak destekleniyordu. Az bir dağıtıma sahipti, ama bürokratik çevreler arasında etkindi.

[114] Johann Kronstadt’ı (I.I. Sergeyev) -Rus olmayan milliyetlere karşı yönlendirilen karanlık katliam kışkırtmalarıyla kötü tanınmış Kronstad Katedralı’nın papazı.