Lenin'in 'Devlet ve Devrimi' ......

Perşembe, 13 Eylül 2012

Lenin'in 'Devlet ve Devrimi' ve Troçkist'lerin (ve Her Türlü Hamkafalının) Lenin'in 'Devlet ve Devrim' “sevgisi”! Yusuf Alkım yoldaş 20 Ağustos 2012 tarihinde, Facebook'ta Lenin'in 'Devlet ve Devrim'inden bir alıntı yaparken şöyle bir not düşmüş: 'Not: Burjuva iktidarı koşullarında demokrasi mücadelesi ve "saf demokrasi" ya da bugün adlandırıldığı gibi "doğrudan demokrasi" üzerine Lenin'in küçük burjuva "hamkafa"lara itafen yazdıkları. Bugüne ışık tutmaya devam ediyor! (Boldaları biz işaretledik)'   Malum olduğu üzere Doğrudan Demokrasi fikri halihazırda burjuvazinin çeşitli teorisyenleri tarafından binbir suratlı hırsız misali binbir şekle sokuldu. Dolayısıyla burada Yusuf Alkım yoldaşın bu binbir türlü Doğrudan Demokrasi anlayışından hangisi hakkında fikir belirttiği kesin değil denilebilinir. Ama bu kendi kendimizi kandırmak olur. Açıktır ki, ve bilinmektedir ki Yusuf Alkım yoldaş bizim Doğrudan Demokrasi anlayışımızı Kautski'nin 'saf demokrasi'si ile bir tutuyor. Malum olduğu üzre Lenin'in alıntıda teşhir ettiği 'saf demokrasi' anlayışı demokrasinin sınıf karakterini yok sayar. Eleştirinin temel taşı bu husustur. Bizim Doğrudan Demokrasi anlayışımız kesin bir şekilde demokrasinin sınıfsal karakteri üzerinde inşa edilmiştir. Tekrar olacak ama bir alıntı yapalım. 'Bu görüşler kısaca şunlardır: mikro-çiplerin (bilgisayarlar) icadıyla birlikte üretim araçlarının gelişmesi öyle bir aşamaya ulaştıki tüm kooperatif zenginlik kaynaklarının bollukla aktığı ve 'herkesten yeteneği kadar, herkese ihtiyacı kadar' prensibinin uygulandığı komünist toplum derhal elde edilebilinir. Bunu elde etmek için tüm üretim araçları ortak malımız haline gelmeli ki onlar ortak amaçlar için kullanılabilsinler. Bu dönüşüm döneminde kullanılması gereken demokrasi türü internet üzerinden uygulanan doğrudan demokrasidir. Parti proleter demokrasisi (proleterya dikdatörlüğü) olan doğrudan demokrasiyi elde etmek için burjuva demokrasisi (burjuva dikdatörlüğü) şartlarında çalışır. Doğrudan demokrasi her bir vatandaşın devlet yürütmesinde yer almasıdır ve böylece bildiğimiz türüyle siyasi devletin sonudur.' ( 6 Temmuz 2007 Doğrudan Demokrasi (Komünist) Partisi Programı'ndan) Bu Doğrudan Demokrasi fikrinin aşırı kısa bir özetidir, ama Kautski'nin burjuva saf demokrasisiyle bizim proleter doğrudan demokrasimizin biribirine taban tabana zıt olduğunun iyi bir ispatı ve izahıdır. Bu konuyla bağıntılı olan tüm yazınımız da bunun ispatıdır. O halde şu tespit edilmelidir. Yusuf Alkım yoldaş Marksizmi öğrenmek ve öğretmek yerine, komünist rakiplerini yenilgiye uğratmak için onların Marksist görüşlerini çarpıtmayı daha uygun bulmaktadır. Bu aşırı derecede kötü bir siyasi yaklaşımdır.  

  1. Doğrudan demokrasinin bizim ortaya koyduğumuz ve proletarya iktidarı şartlarında mikro-çipler ve internet sayesinde mümkün hale gelen türü dışında binbir türü vardır.

Antik çağda, Atina'da bizzat köle sahipleri tarafından uygulanan, kadınların ve kölelerin oy hakkının yasaklandığı türü vardır. Küçük köylülerin kurdukları, ve burjuvaların kontrol altına aldıkları şekliyle, Avrupa'da kadınların oy hakkını en son geç tanıyan şekliyle İsviçre'de uygulanan türü vardır. Burada vatandaşların toplumun yaşamını belirleyen, toplumsal olan her bir konuda bilgi sahibi olmasına izin yoktur. Vatandaşların Doğrudan Demokrasi uygulayarak devleti doğrudan yönetmeleri yönünde her hangi bir adım atılmasına izin yoktur: Vatandaşların 4 saat çalışması ve 4 saat da Doğrudan Demokrasi uygulayarak devleti yönetmesi tartışma konusu bile edilemez. Doğrudan Demokrasi'nin temel taşı olarak referandumlar vardır ama kısıtlanmıştır. Doğrudan Demokrasi'nin yöntemi olarak referandumların sadece İsviçre'de değil, daha III. Napolyon döneminde, Marx ve Engels döneminde, vatandaşlara III. Napolyon'un krallığını onaylatmak için kullanıldığı bilinir.

ABD'lerinde 'Şerif'lerin yani polis şeflerinin ve bu arada savcıların da seçimle başa geldiği ve bunun Doğrudan Demokrasi yöntemleri arasında olduğu da bilinir. Doğrudan Demokrasi konusunun Microsoft'un başını çeken tekelci bay tarafından ele alındığı, ve Doğrudan Demokrasi'nin gelişmiş şekilleri yerine geri türlerini -web üzerinden destek sağlamak, kampanyalar yürütmek ve seçilmişler üzerinde böylece tek tek konularda baskı oluşturmak vb.- önerdiği bilinir. İngiltere'de DD(K)P'nin seçimlerdeki faaliyetlerine karşı Doğrudan Demokrasi'nin daha geri türlerini savunan birey ve partilerin ortaya çıktığı da bilinir.

Yani burjuva şartlarda Doğrudan Demokrasi'nin çeşitli türlerinin hali hazırda var olduğu ve burjuva temsili demokrasisi burjuvazinin yönetim şekli olarak kaldıkça bu konuda ve bu yönde adımlar atılmak zorunda kalınacağı da açıktır -bu adımlar aynı zamanda ve esas olarak Doğrudan Demokrasi fikrinin proleter, komünist şeklinin kötülenmesi, siyaset sahnesinde başarısız olması için de devrededirler.

Yani Yusuf Alkım yoldaş komünist Doğrudan Demokrasi fikrinin kötülenmesi ve böylece imkansızlaştırılması çabasında yanlız değildir. Bu alanda büyük burjuvazi herkesten daha çok aktiftir. Açık ve gizli Troçkistler de nasıl ki eskiden SSCB'nin kötülenmesi ve böylece yıkılmasının aracıydılar, ve büyük burjuvazi tarafından bu amaçla örgütlendiler ve kullanıldılar, bugünlerde de açık ve kesin bir şekilde Doğrudan Demokrasi fikrinin güneş yüzü görmemesinin ve aşağılanarak yenilmesinin bir aracıdırlar. Yusuf Alkım yoldaş ümit ederiz böyle giderse gitmesi gereken yere gitmeyi reddedecektir. Troçkizmle, hele hele Troçkizmin Kızıl Bayrakçılar türüyle, yani Stalin eleştirerek Stalinci olan ve aynı zamanda Troçki-Buharin severek Troçkist olmayan Troçkizm türüyle yatıp kalkıp oralara gitmemek imkansızdır. Doğrudan Demokrasi düşmanlığı da açık ki gökten düşmemiştir. Stalin atasözü; bana dostunu söyle sana siyasetini söyleyeyim! Bana siyasetini söyle sana örgütünün nasıl bir şey olduğunu söyleyeyim!

  1. Burjuvaziden Doğrudan Demokrasi talep etmek!

Bizim herbir vatandaşa devleti yürütme imkanı veren ve bu imkanı yaratmak için kullanılan Doğrudan Demokrasi önerimizin burjuva şartlarda gerçekleşmesinin imkansızlığı her bir aptala malumdur. Bizim Doğrudan Demokrasi siyasetimizin bu nedenle sınıfsal karakteri dünyanın en aptal siyasetçisine ve bu arada dünyanın en sahtekar ve Marksizm düşmanı Troçkistlerine de barizdir. Bu nedenle bizim burjuvaziden böyle bir şey talep etmemiz de imkasızdır. Böyle bir talepte bulunanlar açıkça reformculuğa kaymaktadırlar.

Bizim seçimler sırasında "madem ki o kadar demokratsınız işte size demokrasi, bugün Doğrudan Demokrasi mümkündür, o kadar demokratsanız Doğrudan Demokrasi'yi örgütleyin ve uygulayın" şeklindeki yaklaşımımızın burjuvazinin demokratizminin kısıtlılığını, onun bugünkü imkanlar karşısındaki açık gericiliğini teşhir etmekten başka bir anlamının olmadığı da herkesin malumudur. Biz burjuvazinin Doğrudan Demokrasi'nin çeşitli yöntemlerini, kullanabileceği ve dahası kullanmakta olduğunu da tespit etmekteyiz. Açıktır ki burjuvazinin temsili demokrasisi Doğrudan Demokrasi yöntemleri en yaygın bir şekilde kullandığında ve buna Doğrudan Demokrasi dediğinde (İsviçre) bile bizim temsili demokrasimizdeki (Stalin Anayasası) Doğrudan Demokrasi ile kıyaslanamayacak kadar kısıtlıdır. Bizim temsili demokrasimizdeki Doğrudan Demokrasi yöntemleri doğrudan bizim Doğrudan Demokrasi'mizin elde edilmesine, her bir vatandaşın devleti yürütmesini elde etmeye hizmet ederler. Burjuvaların temsili demokrasisinde en yaygın Doğrudan Demokrasi uygulamaları bile vatandaşın gerçek kazanımlarını kısıtlamaya hizmet eder ve burjuva temsili demokrasisi şartlarında Doğrudan Demokrasi yöntemler artırılarak burjuva şartlarda ileri gidildiğinde bile amaç daha fazla ileri gidilmesini, proleter Doğrudan Demokrasi'ye gidilmesini önlemektir.

Seçim siyasetimizde tüm bunları dikkate almak reformculuk değildir. Burjuvaziyi ve onun demokratizmini bilmektir. Burjuva demokrasisinin tarihçesini ve bununla bağlantılı olarak bugününü incelemek zahmetine katlanmadan burjuvazinin Doğrudan Demokrasi'nin çeşitli yöntemlerini temsili demokrasisinin parçaları olarak kullanabileceğini (kullanmakta olduğunu) ortaya koymanın reformizm olduğunu iddia etmek için bir yandan burjuvazi hakkında iyice saf dilli olmak gereklidir, öbür yandan da Doğrudan Demokrasi siyasetinde Troçkizmin Stalinist sosyalizm inşasından nefret ettiği türden nefret etmek gereklidir. Bu da tabii ki yanlış bir konumda durmak anlamına gelir.

  1. Doğrudan Demokrasi sendikaların örgütlenmesinde ve bu örgütlerin burjuva önderliklerden koparılarak devrimci bir yönetime sahip olmasında önemli ve hatta belirleyici bir role sahiptir. Tabii ki sendikaların burjuva ve gerici önderliklere sahip olduklarından ve bu önderlikler nedeniyle onların devrimci mevziler kazanılmasının imkansızlığından hareket edildiğinde, mesela Kültür Devrimi (Çin ve Arnavutluk) sırasında olduğu gibi işçilerin sendikalarının yıkılması veya bugünkü 'radikaller'in siyasetiyle bu gericilerin elindeki sendikaları yıkıp onların yerine halk cephesi örgütlenmesi veya geniş deyimiyle 'taban' örgütlenmesi uygulamalarının devreye girebileceği yönünde fikirler ileri sürülebilinir.

Bu fikirler az biraz deşildiğinde bunların işin aslında 'tabanı' örgütlemek için her türlü örgütün (sağcılar ve solcular dahil hepsi -ama bizim açımızdan her türlü sol, 'radikal' örgütlenmenin) oluşturduğu 'komiteler' ile karşı karşıya olduğumuz görülür. Komiteler, geçtik komitlerden tek tek bireyler dahi, 'tabanın' örgütlenmesi için belirli görevlerle iş başı yaparlar ve bu görev onlara 'taban' tarafından verilmez, tabandan ayrı olan 'radikal örgüt' veye bizm şartlarımızda komünist örgüt tarafından verilir. Bu komiteler -veya bireyler- taban örgütlenmesi değildir, taban örgütlenmesinin önder kanadıdır. Sağcılar için de, solcular için de, komünsitler için de... Bunlara taban örgütlenmesi adını vermek tam bir aymazlık olurdu.

Ama bu komiteler ve bu komiteler üzerinden 'taban örgütlenmesi' yapmak kolay bir şekilde sınıfı bölmek aracı haline gelebilir. Varsayınız ki onlarca 'sol' ve 'radikal' örgütlenme var (sağcıları şimdilik adamdan saymayalım); bunların herbiri de tek doğru vede en doğru olduğu oranda vede tabanı örgütlemekle görevli olduğu oranda herbiri tabanı örgütlemek için bir komite kurup işçilerin saflarında iş başı yaptıklarında görülmektedir ki burjuvazinin sınıfı bölmek için kullanabileceği bir çalışma türü ortaya çıkmaktadır -hele hele bunların illegaliteliği akılda tutulur vede birlik çabaları herzaman ve her şart altında -vede ne hikmetse- altlardaki görünmez vede illagel vede 'tek doğru' kayalara çarpıp durursa.

Bu arada burjuvazinin legal ve maddi imkanlarını, vede burjuva şiddetin gücünü arkasına alan sağcıların işçi (ve halk) örgütlenmelerindeki hakimiyeti de işin cabasıdır. İşte bu şartlarda, herkes kendi illegal komitesini -taban örgütü değildir bu hatırlatalım tekrar- kurar ve kullanmaya devam ederken, Doğrudan Demokrasi yöntemi ve Doğrudan Demokrasi yöntemleri sınıfın bölünmesini engellemek için, daha doğrusu bölük pörçük sınıfı birleştirmek için bulunmaz araçlardır vede sınıfın iktidarını gerçekten isteyenler onun birliğini elde etmeyi çabalarının temeline koymak zorundadırlar. Tabii ki efendim bu birlik devrimci temellerde olmalı -ve tabii ki hiçbir örgüt 'bizim' örgütten daha radikal olamayacağına göre o birlik herbir örgütün o 'Marksist' siyaseti temelinde olmalı- ama efendiler, oraya gidinceye kadar sınıfın içgüdüsünden tutunuz, açıktan fikir savunusu şartlarında tek tek işçilerin yanlış da olsa doğru bulduklarını savunması ve bu doğru buluklarını Doğrudan Demokrasi yöntemlerle sürekli ve sıkça deneme ve değiştirme imkanı elde etmeleri sayesinde kimin Marksist ve doğru olduğu da ortaya çıkacağı gibi o fikirler ve bireyler ve örgütler işçiler tarafından da savunulacaktır. Ama bizim radikaller 'diktatörlüğü' ve 'devrimci şiddeti' çok sevdikleri için hiçte öyle sınıf saflarında demokrasiyi kabullenmezler. İşte bu nedenledir ki Doğrudan Demokrasi'nin sınıfın örgütlenmesinde kullanılmasını da kabullenemezler ve o zamanda işte burjuvazi tarafından kullanılan bölücüler olarak, sınıfın saflarını bölen 'radikal' gevezeler olarak siyaset sahnesinde yerlerini alırlar.

Bu durum halihazırda sendikaları yöneten sağcıların, gericilerin yenilgiye uğratılması için de geçerlidir. Yıllardır komiteler vb üzerinden bu gericilerin yıkılması için çalışılır ama sonuç ortadadır. Bir yandan depreşen ve depreştirilen bölünmüşlük, öbür yandan komitelerin ve komite üyelerinin yok edilmesi nedeniyle sınıfın çoğunluğunu bu gericilere karşı kazanmak için kullanılan komite yöntemlerinin yol açtığı zorluklar, tüm bunlar burjuva demoktatizmi şartlarında sendikalarda Doğrudan Demokrasi yöntemlerinin devreye konulması sayesinde hem sağcıların en hızlı devrilmesi hem de ele geçirilen yönetimin devrimci karakterinin yok etme şartlarında dahi korunmasının en iyi aracını sunar. Bizim Yusuf Alkım ve onun 'radikal' yoldaşları işte bu gibi nedenlerle sendikalarda Doğrudan Demokrasi yöntemlerden bahsedemezler ve tüm bunları reformizmle eşdeğerli bulurlar. Kendilerinin 'taban' örgütlenmesi ise her şart altında ve Marksizmden yoksunlukları, demokratizmden yoksunlukları nedeniyle tam bir yenilgiye mahkumdur -hele hele o taban örgürtlerinin her örgütün kendi komitelerinden başka bir şey olmadığı da akılda tutulursa.

  1. Doğrudan Demokrasi ve ona karşı savaşanlar...

Doğrudan Demokrasi Mikro-çiplerin proletaryanın yaşamında ortaya çıkardığı ve mümkün kıldığı muazzam bir gelişmedir. Bu sadece siyaset alanıyla kısıtlı değildir. Üretimin örgütlenmesi ve planlanması bu alanda doğrudan demokrasinin uygulanması sayesinde mükemmeleşecektir, toplumsal yaşamdaki her alanın mükemmelleşmesi, her bir vatandaşın her bir alanda aktif katılımının örgütlenmesi bu sayede mümkün hale gelecektir. Bu nedenledir ki doğrudan demokrasi fikrinin düşmanları sadece ve basitçe büyük burjuvalar ve feodaller değildir. Küçük-burjuvaların her bir türü de son tahlilde doğrudan demokrasiye düşmandırlar. Doğrudan Demokrasi siyaseti sadece iktidarı ele geçirmiş proletaryanın sosyalizmi ve komünizmi inşasında mükemmel bir araç değildir. O aynı zamanda burjvazinin iktidarını devirmek, bu amaçla proletaryanın ve halk kesimlerinin örgütlerinde burjuva yönetimlere ve bu örgütler saflarında burjuva fikirlere öldürücü darbeyi vurabilmek için de mükemmel bir araçtır. Bu araca karşı savaşanlar burjuva iktidarını korumakta ve kollamakta, sosyalizmin ve komünizmin inşasını imkansız kılmak için iş başı yapmakta, devletin sönmesini imkansız kılmak için çalışmaktadırlar. Yukarıda burjuvazinin halihazırda Doğrudan Demokrasinin ne olması gerektiğini, onun derinden derine devrimci karakterini gözlerden gizlemek için teorisyenleri üzerinden binbir türlü doğrudan demokrasi teorileri icat ettiğine ve bunlar üzerinden bizim komünist Doğrudan Demokrasi fikrimizin anlamını ve devrimci içeriğini gözlerden gizlemeye çalıştığına değinmiştik. İçinde yaşadığımız dönemde 'Dogrudan Demokrasi'yi vede 'Direct Democracy'yi 'google'da aramak bu konuda neler neler icat edildiğini görmek için yeterlidir. Vede tüm bunların bizim partimizin Doğrudan Demokrasi anlayışını gözlerden gizlemeye vede çarpıtmaya yaramaktan başka bir önemi olmadığıda rahatlıkla görülecektir. Olaya bu çerçevede yaklaştığımızda Yusuf Alkım yoldaşın son çıkışlarıyla tamı tamına bu teorisyenler yığınlarıyla el ele vererek Marksizmi gözden düşürmek çabasına katkı koyanlar arasında hiçte hoş olmayan bir yer tutmak için iş başı yapmaya başladığı görülür. Yoldaş bu tür ve hiçte iyi olmayan, komünizme zarar veren pozisiyonları terk etmelidir.

  1. Stalin Düşmanları neden Lenin'in Devlet ve Devrim'ini çok severler? Orada Stalin'i mat etmek için bizzat Lenin tarafından yazılmış, 'bak Lenin ne diyor' şeklinde alıntı yapılabilecek materyaller vardır da onun için!

Lenin ne der? Komünizmde devlet sönecek der. Stalin ne der? Tek ülkede ve emperyalizmle sarılmış durumda sosyalizmi inşa ettik ve şimdi komünizme doğru yürüyoruz. Olduğumuz yerde duracak değiliz. Bu yürüyüşümüzde içimize sızdırılan hainler -casuslar- ve dışarıdaki emperyalistler tarafından yenilgiye uğratılmazsak komünizmi inşa edeceğiz ve bu inşayı başardığımızda hala daha emperyalist kuşatma sürerse devlet de, silahlı güçler ve istibharat hizmetleri ve mahkemeler, hapisanler vb olarak- varlığını sürdürecek çünkü inşa ettiğimiz komünizmi emperyalizme karşı korumak zorundayız. Emperyalist kuşatma yerini sosyalist kuşatmaya bıraktığında devlet sönmeye başlayacak!

Bak sen şu Stalin'in yediği halta. Lenin ne diyor o ne diyor. Yasak! Lenin 'Devlet ve Devrim'de ne diyorsa olduğu gibi kabul edilip, hiçbir değişikliğe uğratılmadan savunulmalı. Kim ki değişik bir şey söyler, o işte Stalin türü bir çarpıtıcıdır.

5.1a) Çarpıtıcılar Kim?

İyi ama Stalin'den önceki çarpıtıcı Lenin idi. O da tıpkı Stalin gibi Marx ve Engels'i çarpıttı. Tek ülkede sosyalizm malum olduğu üzre Troçkistlerin Lenin'e bir türlü yakıştırmadıkları ama Lenin'e ait bir çarpıtmadır. Tek ülkede devrim ve proletarya diktatörlüğü de böylesi Lenin'e ait çarpıtmalardır. Lenin'de böylesi çarpıtmalardan bolca vardır. Leninizmi Leninizm yapan bu tür 'çarpıtmalar'dır!

Bazılarına göre çarpıtma, bazılarına göre ise her Marksist'in yapması gereken görev.

Marksizm dogma değildir. Gelişmeleri dikkate almayan, hayatın gelişmelerini, proletaryanın yaşamındaki değişimleri dikkate almayan ve teori ve stratejimizi ve taktiklerimizi tüm bu değişmeleri dikkate alarak değiştirmeyen bir Marksizm olamaz. O olsa olsa dogmatizm, o olsa olsa Troçkizm veya anarşizm olur. Ve bunlar Marksizm düşmanı çarpıtıcılarıdır.

5.1b) Diktatörlük, demokrasi ve hamkafalar.

Herşeyden önce şu hatırlanmalıdır ki Yusuf Alkım yoldaş tıpkı Murat Kanatlı yoldaş gibi -değer olayı- (Bkz. "Hibirşey Eskisi Gibi Olmayacak KSG Seçme Yazılar Cilt 1" sayfa 295) durup dururken vede gereksiz yere kendisini komik pozisyonlara sokmaktadır. Daha birkaç yıl öncesinde tek komünist fikir ve dolayısıyla yeni bir komünist enternasonali başlatması gereken tek fikir olarak gördüğü ve ilan ettiği KSP fikirlerini, vede bunun temel taşlarından olan Doğrudan Demokrasi fikirlerini, bugün Lenin şahedetiyle hamkafa ilan ettiğinde kendisi karesi alınmış hamkafa pozisyonuna düşüyor.

Daha geçen yıl Yusuf Alkım yoldaş KSP'den istifa ederken KSP'nin programına, siyasetine ve bu siyasetin köşe taşlarından birisi olan Doğrudan Demokrasi siyasetini bilerek sahip çıktığını ilan ederken hamkafa idi. Dahası, KSP III. Kongresi kararlarından birisi olan Doğrudan Demokrasi kararını uygulamak için Merkez Komitesine seçilmeyi kabul eden hatta bu kararın hayata geçirilmesi için işbaşı yaparak KSP'nin Genel Sekreter sorumluluğunu üstlenmeyi kabul ederken hamkafa idi... Kendi siyasetini ilan ederken neleri ilan ettiğini dahi idrak edemeyen bir hamkafa... Birincisi, şimdiki pozisyonundan bakıldığında bir yıl önce doğru diye bu fikirleri savunurken hamkafa idi. İkincisi, şimdiki pozisyonu - Doğrudan Demokrasi'yi savunanları Kautskici 'saf demokrasi' savunucular olara özdeşlemek- tam bir dogmacı hamkafalıktır. Dolayısıyla şu anda olduğu yer tam bir karesi alınmış hamkafalıktır.

Türkiye'de Halkın Sülalesi kaynaklı hareketler Troçkist olmayan Troçkistlerden oluşurlar. Bila istisna hepsi de. Stalincileri de öyledirler -Stalin eleştiren türden Stalinci. Bunlar Troçkist değildir. Sadece Stalin eleştirecek kadar bilgedirler. Bu eleştilerinin Troçkistlik olduğu söylenmemelidir. Ne yani eliştirilemeyecek ne var ki bu dünyada? Stalin'in hatalarını görecekler, çünkü öylesine bilge bunlar -Yusuf gibi tıpkı- ve bu hatları görmelerine rağmen Stalin ve onun hatalarını eleştirmeyecekler miydi yani........

Mesela Kızıl Bayrak işte böylesine tipik Troçkist önderler tarafından yönetilir. Troçkist olmayan Troçkist. Mao'cu Enverci Halkın sülalesi takımı bir yanda, Kruşçefçi, Brejnevci Sovyet yanlıları öbür yanda, bunların hiçbirisinden yana olmayan hem Stalin seven (ve eleştiren) hem Troçki-Buharin vb seven (ve eleştiren) en becerikliler daha da öbür yanda, hepsi Titoculaşmış Troçki takipçisidirler -onların bu konumlarının bilincinde olup olmaması siyasi olarak hiçbir anlam taşımaz. Ve biraz deştiğinizde bu örgütlerin hepsi Stalin eleştirmeni bilge önderlere sahiptirler. Tüm bu örgütler böylesi önderler tarafından oluşturulur ve yönetilirler.

Bilge adamlardır vesselam. Kompüter dediğinde 'bizde kullanıyoruz kompüter, bak gazetemizi kompüterde yazıyoruz' (Harpal Brar ve takımı) diyecek kadar bilge ve Marksisttir bu Stalin eleştirmeni Titocu-Troçkist yoldaşlar!

Biz bu Stalin eleştirmeni Troçkist önder takımına defalarca dedik. Siz kim Stalin'i eleştirmek kim! Troçkizminizi ilan etmekten başka bir şey yapamazsınız siz Stalin eleştirinizle! Bunların Harpal Brar türleri Stalin eleştirmeni eleştirisini asla kabullenmezler. Ama Savaşa Karşı Stalin siyasetinden tutunuz daha nice Stalin siyasetine demediklerini koymazlar -tıpkı Titocu Troçkist takımı gibi! Ve tüm bunları kompüterde yazarlar! Bir Türk ve Stalin atasözü; Bana dostunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim!

5.2 Diktatörlük Sevdası.

Lenin 'Devlet ve Devrim'de proletarya devrimi ve bu devrimin ürünü olan devlette 'diktatörlük' olayını öne çıkarıyor. Devrilmesi gereken burjuva devletinde de 'diktatörlük' olayını öne çıkarıyor. En demokratik burjuva cumhuriyet bile esasta bir burjuva diktatörlüktür!

Bizim diktatörlük sevdalısı, şiddet sevdalısı Stalin eleşitirmeni yoldaşlar bu son cümle üzerinden şu yere varamıyorlar. En demokratik, doğrudan demokratik proleter cumhuriyet bile esasta, özde, içerik olarak bir proleter diktatörlüktür. Bu sosyalizm inşa edildiğinde, sosyalizm kurulduğunda, yani dünün proleterler sınıfı, mülksüzler sınıfı proleter devletleri üzerinden tüm üretim araçlarının, hemen hemen tüm zenginliklerin ortak sahipleri haline geldiklerinde ve böylecede artık ortak mülk sahibleri haline geldiklerinden dolayı proleter olmaktan çıktıklarında da böyledir. Dünya devrimi sürdükçe, dünyada proleterler var oldukça iktidarda sosyalizmini inşa etmiş olan eskinin proleterlerinin devleti hala daha bir proletarya diktatörlüğüdür -ülke içinde değil, dünya çapında. Çünkü o ülke çapında bir işçi, bir halk devleti, bir işçi, bir halk demokrasisi, demokrasiyi her geçen gün ve her imkanla artıran, aşırıya doğru artıran bir devlettir. O devletin sınırları içinde artık proleterler yoktur ve işe sadece o ülke çapında bakılsaydı o devlette artık proleter devlet olamazdı!

Ama bizim diktatörlük sevdalıları bunu görmezler. Neden görmezler. Çünkü onların yedi göbek sülalesi Troçkisttir. Çünkü onlar ve işin esasında sosyalizmin inşasını ve bunun sosyalizmin ana yurdunda ülke içinde ve dünya çapında anlamını anlamak istemezler. Onlar diktatörlük isteyen 'radikaller' ayaklarında sosyalizmin inşasıyla bağıntılı tüm fikirler yığınını çöpe atarlar. Böylece de 'tek ülkede sosyalizmin inşası' ve 'tek ülkede komünizmin inşası' teorilerini çöpe atarlar. Sosyalizm inşa edildi derler ve hala daha ülkede proleterler sınıfının var olmasını isterler. Niye? Çünkü ve işin esasında burjuvaları yok etmek istemezler dolayısıyla da proleterleri yok etmek istemezler ve onların sosyalizmi proletaryayı yok etmeyen, yani burjuvaziyi yok etmeyen bir sosyalizm inşasıdır. Yani sözde sosyalizm inşası gerçekte kapitalizmi koruma siyaseti, veya var olan sosyalizmi yıkma siyasetidir. Onların tüm teorilerinin derinliklerinde işte bu derinden derine Troçkist rezalet yatmaktadır. Bu rezaleti göremeyenler ya bizim genç ve cahil yoldaşlarımızdır -ya da akıllı Troçkistler, Troçkizmlerini binbir radikal görünümlü gevezelikle gizleyen Troçkistler.

Ama Yusuf Alkım'ın KSP döneminde şunu öğrenmiş olması gerekirdi. Siyasette orta yol yoktur, cahillik de yoktur. Sınıf tavrı vardır. Ve sınıf mücadelesinin bugün vardığı yerde komünizme zarar veren her bir siyaset açık ve kesin bir şekilde insanlık düşmanı suç işleyenlerden oluşan bir siyaset, bir örgütlenmedir. Burjuvaziye yardımcı olan her bir kişi ve örgüt bu konumdadır. Çünkü barbarlık kapımızdan çoktan içeri girmiş ve işleri aşırıya çoktan taşımıştır. Bu aşırılık şartlarında 'ya o ya bu'dan başka alternatif arayanlar barbar burjuva şartlara katkı koyanlardırlar ve bu insanlık düşmanı bir suçtur!

Geçti o eleştiri ve tartışma gevezliklerinin devri... Artık her sene 50 milyon (ve her geçen gün artan miktarda) insanın katli devrinde yaşıyoruz. Ya doğrusun yada insanlık düşmanı! Seç seç al kardeş!