1 Mayıs'a Giderken

Cuma, 20 Nisan 2007

Tarihin derinliklerine baktığımız zaman, görülecektir ki tarihin çöplüğü işçi sınıfına ihanet edenler ile doludur. Kendilerine Solcu, Sosyalist, gibi yakıştırmalarda bulunup da kendileri için "esas" olanın işçi sınıfı olduğunu söyleyenlerin özünde sermayeye hizmet etmek olduğunu görebiliriz. İşçi sınıfı için sermaye ve onun işbirlikçileri ne kadar büyük tehlike ise, bu sahte solcu veya sahte sosyalistler de o kadar büyük tehlikedir. Bu tehlike geçmişte olduğu gibi günümüzde de devam etmektedir. Bu sahte solcular bugün de işçi sınıfına ihanet etmeye devam etmektedirler. Sınıfın tüm değerlerinin ve kavramlarının içini boşaltmayı bir marifet sayarak, işçi sınıfı için hareket ettiklerini iddia ederek, sınıfa ihanet etmeye devam ediyorlar. Önümüzdeki günlerde Kıbrıs'ta 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlanacak. Bilindiği gibi yıllardır bu küçük ülkede emperyalizmin ayak oyunları sayesinde işçi sınıfı ikiye bölündü, hatta bölünmekle de kalmadı, birbirleri içerisinde suni düşmanlıklar da yaratıldı. Emperyalist güçlerin çıkarlarına bu da yetmedi ve ülke topraklarını da ikiye bölerek ortasına da kolluk (asker ve polis) güçlerini yerleştirdiler. İşçi sınıfının birlikte hareket etmesini engellediler. Yıllarca 1 Mayıs İşçi Bayramı gibi, sınıf için önemli olan günleri, Kıbrıs işçi sınıfı ayrı ayrı kutladı, bu kutlamalara da önderliği her zaman güneyde işçileri temsil ettiğini söyleyen PEO (AKEL) ve kuzeydeki işçileri temsil ettiğini söyleyen DEV-İŞ (CTP) önderlik ettiler. Geçmişte bu ayrı kutlamalar anlaşılır idi çünkü Emperyalizmin yarattığı sınır kapıları kapalı idi ve bu etkinliklerin birlikte kutlanması mümkün değildi. Fakat son 4 yıldır bu kapı engelinin ortadan kalkmasına rağmen, iki işçi sendikası olan PEO ve DEV-İŞ her ne hikmetse 1 Mayıs İşçi Bayramını ortak kutlama becerisini göstermediler veya gösteremediler. Her iki sendika da son 4 yıldır çeşitli gerekçeler sıralayarak ortak eylem için şartların henüz daha olgunlaşmadığını savundular. Hangi şartlardan bahsedildiği de belli değil, bu şartlar emperyalistlerin yarattığı şartlar mı, yoksa ülkeyi ve halkı bölenlerin vereceği icazet'e mi bağlı anlamak mümkün değil. Her şeye rağmen son 4 yıldır 1 Mayıs İşçi Bayramlarını birlikte kutlamak mümkün olmasa da, Güney'de ve Kuzey'de bu kutlamalar farklı saatlerde olduğundan dolayı, bazı örgütler ve bireyler her iki kutlamaya da rejime inat katılmaktadır. Bu yıl yine geçmişte olduğu gibi, PEO ve DEV-İŞ 1 Mayıs İşçi Bayramını ortak kutlamak yerine ayrı, ayrı kutlama konusunda anlaştılar. Kuzeydeki siyasiler, Güneydeki muadillerine göre "her zaman bir adım önde olacağız" diyorlar ya!! İşte DEV-İŞ ve CTP yörüngesindeki bazı sendikalar ve odalar toplanıp karar aldılar ve Güneydeki muadilleri olan PEO ve Güney'deki siyasilere karşı bir adım öne çıkarak, bir karar aldılar ve bu yılki 1 Mayıs kutlamalarının, geçmiş yıllardan farklı olarak gündüz yapılmasına karar verdiler. Bu karar ilk bakışta doğal bir karar olarak görülse de, bu karar işçi sınıfının bütünlüğüne yönelik değil, aksine bölünmesine yönelik olarak alınmış bir karardır. 1 Mayıs kutlamalarının her iki bölgede de ayni saate yapılması Güney'den Kuzey'e, Kuzey'den de Güney'e gidip her iki kutlamaya da katılmak isteyen örgütleri ve bireyleri engellemeye yöneliktir, işçi sınıfı adına hareket ettiklerini savunanlar işçileri Kuzey işçileri ve Güney işçileri diye ikiye bölmektedirler. "Bütün Dünya İşçileri Birleşin" şiarı ile bütünleşen ve anlam kazanan 1 Mayıs eylemlerini veya bayramlarını, bu küçücük adadaki işçileri birleştirmenin aracı olarak kullanacaklarına, bölebilmenin aracı olarak kullanan zihniyetler sizce işçi sınıfına hizmet mi ediyorlar? Yoksa işçi sınıfının şanlı tarihine ihanet mi ediyorlar? Bölünmüşlük siyasetini hazmeden ve içine sindirenlerin ve bu anlayış ile aldıkları kararlar da sadece sermayeye hizmet etmekten başka bir şey değildir.