XX.Köln'de Komünistler Duruşması

KÖLN’DE KOMÜNİSTLER DURUŞMASI 90

AVRUPA gazetelerinden, Prusya’nın Köln kentindeki korkunç komünistler duruşması ile bunun sonuçları üzerinde birçok anlatılar okumuş olacaksınız. Ama anlatıların hiçbiri, olayların az buçuk gerçeğe uygun bir açıklamasını yapmadığı ve bu olaylar Avrupa kıtasının, kendileri yardımıyla boyunduruk altında tutulduğu siyasal yöntemler üzerine çiğ bir ışık serpeceği için, bu duruşma üzerine dönmeyi zorunlu görüyorum.

Tıpkı öteki partiler gibi, komünist ya da proleter parti de, birleşme ve toplanma haklarının kaldırılması sonucu, kıta üzerinde yasal bir örgüt kurma olanaklarını yitirmişti. Üstelik önderleri de ülkelerinden sürülmüşlerdi. Ama hiçbir siyasal parti, örgütsüz var olamaz. Ve liberal burjuvazi ile demokrat dükkancılar, toplumsal konumları, elverişli iktisadi durumları ve üyeleri arasında uzun zamandan beri [sayfa 131] kurulmuş günlük ilişkiler sayesinde, her ne kadar bu örgüt yokluğunu bir dereceye kadar doldurabilirlerse de, bu türlü bir toplumsal konum ve mali araçlardan yoksun bulunan proleter sınıf bu örgütü ister istemez gizli birleşmede arama zorundaydı. Bundan ötürü Fransa ve Almanya’da, 1849’dan başlayarak hepsi de birbiri arkasına polis tarafından ortaya çıkarılan ve gizli komplo olarak yargılanan o gizli dernekler pıtrak gibi fışkırıyorlardı. Ama onlardan çoğu her ne kadar gerçekten günün hükümetini devirme niyetiyle örgütlenmiş komplolar idiyseler de, –ve bazı durumlarda komplocu yöntemler kullanmayan biri korkaktır, tıpkı başka durumlarda bu yöntemlere sarılıp kalan birinin avanak olması gibi–, daha geniş ve daha yüksek bir erekle kurulmuş bazı başka dernekler de vardı. Bunlar kurulu bir hükümetin devrilmesinin, yaklaşan büyük savaşımın geçici bir evresinden başka bir şey olmadığını biliyor ve günün birinde sadece “tiranların, “despotların ve “gaspçı”ların değil, ama onlarınkinden, çok daha güçlü, çok daha korkunç bir iktidarın, sermayenin emek üzerindeki iktidarının egemenliğini yıkacak son kesin boğuşma için, çekirdeğini oluşturdukları partiyi örgütleme ve hazırlama niyetini besliyorlardı.

Almanya’da ilk safta olan Komünist Parti örgütü böyle bir örgüttü. Manifesto (1848’de yayınlandı) ilkeleri ve Almanya’da Devrim ve Karşı-Devrim konusunda The New-York Daily Tribune’de yayımlanan bir dizi makalede açıklanmış ilkeler ile uyum içinde bulunan bu parti, fikirlerini gerçekleştirecek bu devrimi isteğine göre, istediği her anda başlatmaya yetenekli olduğunu hiçbir zaman düşünmedi. Bu parti, 1848’de devrimci hareketleri başarısızlığa uğratmış bulunan nedenleri irdeliyordu. Tüm siyasal savaşımların temelinde, sınıfların toplumsal karşıtlığının yattığını kabul eden bu parti, toplumun bir sınıfının bir ulus çıkarlarının tümünü temsile aday olabileceği ve siyasal bakımdan yönetmek üzere o ulusun başına geçebileceği koşulları irdelemeye çalışıyordu. Tarih, ortaçağın toprak aristokrasisinden sonra, ilk kapitalistlerin mali kudretinin nasıl büyüyüp, hükümet dizginlerini nasıl ele geçirdiğini; kapitalistlerin bu bölümünün, yani mali aristokrasinin toplumsal etki [sayfa 132] ve siyasal egemenliği yerine, buharın kullanılmasından sonra, sanayici kapitalistlerin artan gücünün nasıl geçtiğini ve şu anda, iki başka sınıfın daha, küçük-burjuvalar sınıfı ile sanayi işçileri sınıfının, siyasal iktidar üzerinde nasıl hak iddiasında bulunduklarını Komünist Partiye göstermişti. 1848-49 yıllarının pratik devrimci deneyi, komünist işçi sınıfının iktidarda sürekli bir biçimde yerleşmeyi ve kendisini burjuvazinin boyunduruğu altında tutan o ücretlilik köleliğini ortadan kaldırmayı bekleyebilmesinden önce, ilkin küçük-burjuvalar demokrasisinin hükümette kendi sırasını savması gerektiği sonucuna varan teorik düşünceleri doğruladı. Öyleyse komünistlerin gizli örgütü, Almanya’nın kurulu hükümetlerinin devrilmesini dolaysız amaç olarak alamazdı. Bu hükümetleri değil, ama ergeç onların yerine geçecek ayaklanma hükümetini devirmek için kurulduğundan, bu partinin üyeleri, bireysel olarak statu quo’ya karşı devrimci bir harekete yardımda bulunabilir ve bulunmak isterlerdi; ama böyle bir hareketin, komünist düşünlerin yığın içinde gizli propagandasından başka bir biçimde hazırlanması, derneğin amacı olamazdı. Derneğin bu ilkeleri, üyelerinin çoğunluğu tarafından o kadar iyi anlaşılmıştı ki bazı gözü yüksekte ikbal avcıları, vakitsiz bir devrim yapmak için derneği bir komplo örgütüne dönüştürmeye kalktıkları zaman, hemen dışarı atıldılar.91

Oysa böyle bir dernek, yeryüzünde bulunan hiçbir yasaya göre yurt ihanetini amaçlayan bir komplo, bir fesat örgütü olarak adlandırılamaz. Eğer bu bir fesat örgütü idiyse, bugünkü hükümete karşı değil, ama onun gelecekteki ardıllarına karşı bir fesat örgütü idi. Ve Prusya hükümeti de bunun böyle olduğunu anlıyordu. Onbir sanığın, yetkeler tarafından en garip tüzel marifetleri uygulamak için kullanılan onsekiz ay boyunca hücre hapsinde tutulmasının nedeni budur. Düşünün ki onsekiz aylık bir tutukluluktan sonra, “kendilerine karşı herhangi bir suç kanıtı yokluğundan”, sanıklar daha aylarca tutuklu kaldılar! Ve sonunda ağırceza mahkemesi önüne çıkarıldıkları zaman, onlara karşı yurt ihaneti niteliği taşıyan bir tek suç tanıtlanamadı. Ama gene de mahkûm edildiler – ve nasıl edildiklerini de göreceksiniz. [sayfa 133]

Birliğin özel görevlilerinden biri, Mayıs 1851’de tutuklandı ve üzerinde bulunan belgelere dayanılarak başka tutuklamalara gidildi. Stieber adındaki Prusyalı bir polis ajanı sözümona komplonun dalbudak izlerini bulmak için, hemen Londra’ya gönderildi. Bu adam, birliğin yukarda adı geçen ve birlikten atıldıktan sonra Paris’te ve Londra’da gerçek bir komplo örgütlemiş bulunan ayrı kanışlı üyelerine ilişkin bazı belgeler elde etmesini becerdi. Bu belgeler, ikili bir suç aracıyla elde edildiler. Dernek sekreterinin yazı masasını zorlamak ve belgeleri çalmak için, Reuter adlı biri ayartıldı. Daha bu bir şey değildi. Bu hırsızlık, Paris’teki sözümona Fransız-Alman komplosunun ortaya çıkarılıp mahkûm edilmesine yol açtı ama büyük komünist dernek üzerine hiçbir ipucu vermiyordu. Şunu da belirtelim ki Paris komplosu, birkaç gözü yüksekte avanağın, Londra’daki chevaliers d’industrie92 ile şimdi Paris’te polis muhbiri olarak çalışan, vaktiyle mahkûm olmuş bir sahtekârın yönetimi altında idi; aldatmış bulundukları avanaklar, siyasal varlıklarının dört-başı mamur anlamsızlığını, hırçın kavgalar ve kana susamış taşkın çığlıklar ile ödünlüyorlardı.

O zaman Prusya polisi yeni izler aramak zorunda kaldı. Londra’daki Prusya elçiliğinde gerçek bir gizli polis bürosu kurdu. Greif adlı bir polis ajanı, iğrenç mesleğini elçilik ataşesi etiketi altında sürdürüyordu, – bütün Prusya elçiliklerini uluslararası hukuk dışına atmaya yetecek ve henüz Avusturyalıların bile başvurmaya cüret edemedikleri bir davranış. Fleury adında, Londra’da ticaretle uğraşan, belli bir serveti ve hayli saygıdeğer bir çevresi bulunan, kötülüğe doğuştan bir yatkınlıkla en aşağılık işleri yapan o berbat yaratıklardan biri, onun emrinde çalışıyordu. Bir başka ajan da, Hirsch adında ama daha gelir gelmez polisliği ortaya çıkan bir ticaret görevlisi idi. Londra’da, gerçek kişiliği üzerine kanıtlar elde etmek ereğiyle onu kısa bir süre için aralarına alan bazı komünist Alman göçmenlerin kurdukları topluluk içine girdi. Polisle ilişkilerinin kanıtları kısa zamanda elde edildi ve o andan itibaren Bay Hirsch’in yıldızı söndü. Elde etmesi için kendisine para verilen bütün bilgi sağlama fırsatlarından böylece elçekmesine karşın, gene de boş [sayfa 134] durmadı. Söz konusu komünistlerin hiçbirisi ile hiçbir zaman karşılaşmadığı Kensington’daki köşesinden, haftada bir Prusya polisinin bir türlü ele geçiremediği bu aynı fesat örgütünün bir sözde merkez komitesinin sözde oturumlarının sözde raporlarını imal ediyordu. Bu raporların içeriği son derece saçma nitelikteydi; hiçbir kişi adı doğru değildi; hiçbir soyadı doğru yazılmamıştı; bir tek kişi, gerçekten konuşacağı gibi konuşturulmamıştı. Efendisi ve üstadı Fleury, uydurmalarında ona yardım ediyordu ve “ataşe” Greif in bu rezilce işlerden ellerini yıkayabileceği henüz tanıtlanmamıştır. Prusya hükümeti inanılmaz şey, bu budalaca uydurmaları İncil gerçeği olarak alıyordu; ve soruşturma dosyası içinde, jüri önüne götürülen bu türlü belgelerin nasıl bir karışıklık yarattıklarını tasarlayabilirsiniz. Duruşma başladığı zaman Bay Stieber, daha önce sözü geçen polis ajanı, doğru söyleyeceğine yemin ederek bütün bu saçmalıkların gerçekliğine tanıklık etmek üzere yargıç karşısına çıktı; ve tanıklığında, az olmayan bir kendini beğenmişlikle, bu korkunç fesadın esinleyicileri olarak gösterilen Londra’daki kişilerin içine bir gizli ajan yerleştirmiş olduğunu söylemekte devam etti. Bu gizli ajan gerçekten çok gizliydi, Çünkü sekiz ay boyunca, her hafta en gizli düşünce, söz ve davranışlarını rapor ettiğini ileri sürdüğü bu adamlardan biriyle gerçekten karşılaşma korkusuyla, Kensington’da yer altında saklanmıştı.

Bununla birlikte, Bay Hirsch ve Bay Fleury, bir başka uydurmayı yedekte tutuyorlardı. İmal etmiş bulundukları bütün raporları kullandılar, onları, Prusya polisinin varlığını doğruladığı yüksek gizli komite oturumlarının bir “özgün tutanaklar kütüğü” haline getirdiler; ve bu kütüğün, daha önce aynı kişilerden alınan raporlar ile şaşılacak bir uygunluk gösterdiğini bulgulayan Bay Stieber, derin bir incelemeden sonra, kesin kanısına göre kütüğün gerçek olduğunu yeminle bildirerek, onu hemen jüriye verdi. Hirsch tarafından rapor edilen saçmalıkların çoğu işte o zaman, açıklandı. Daha önce hiç bilmedikleri şeylerin, kendi hesaplarına açıklandığını işittikleri zaman, bu gizli komitenin sözümona üyelerinin şaşkınlığını tasarlayabilirsiniz. Guillaume diye vaftiz edilmiş birinin adı, burada Louis ya da Charles olarak [sayfa 135] geçiyordu; o anda İngiltere’nin öbür ucunda bulunan birilerine, Londra’da bir konuşma yaptırılıyordu; bir başkalarına, ömürlerince almadıkları mektuplar okutturuluyordu; haftada bir kez, çarşamba günü dostlar arasında toplanırlarken, her perşembe düzenli olarak bir araya getiriliyorlardı; yazmayı zar zor beceren bir işçi; tutanak yazarlarından biri olarak görünüyor ve öyle imzalıyordu; ve hepsine de, ülkelerinde iyi tanınmış okur yazar adamların çoğunluğunu oluşturdukları bir topluluğun değil, ama ancak bir Prusya polis karakolunda kullanılabilecek bir dil konuşturuluyordu. Her şeyi tamamlamak için, düzmecilerin bu kütük için düşsel merkez komitesinin sözümona sekreterine ödemiş göründükleri bir para tutarının makbuzu düzenlendi; ama bu sözümona sekreterin varlığı, muzip bir komünistin, mutsuz Hirsch’e oynadığı bir oyundan başka bir şeye dayanmıyordu.

Bu kaba düzen, izlenen amaçla ters düşecek kadar utanç vericiydi. Sanıkların Londra’daki dostları, gerçek olguları jürinin bilgisine sunacak bütün araçlardan yoksun bulundukları halde, savunuculara gönderdikleri mektuplar posta tarafından alıkonuldukları halde, avukatların ellerine geçirebildikleri belgeler ve yeminli açıklamalar kanıt olarak kabul edilmedikleri halde, gene de genel öfke öylesine büyüktü ki hatta savcı, savcı ne sözcük, hatta –yemini bu kütüğün gerçekliğine güvence hizmeti gören– Bay Stieber, kütüğü bir uydurma olarak kabul etmek zorunda kaldılar.

Gene de bu uydurma, polisin suçlu olduğu aynı türden tek uydurma değildi. Duruşma boyunca bu türlü iki üç olgu daha açığa vuruldu. Polis tarafından yapılan değişiklikler aracıyla, Reuter tarafından çalınan belgelerin anlamı değiştirilmişti. Akıl almaz saçmalıklarla dolu bir belge, Dr. Marx’ın elyazısını taklit ediyordu ve sonunda, savcılık uydurma olduğunu kabul etmek zorunda kalana kadar, bir süre bu belgeyi yazanın Dr. Marx olduğu ileri sürüldü. Ama bir polis alçaklığı olduğu tanıtlanan her polis alçaklığına karşı, örtüsü hemen kaldırılamayan beş altı yenisi çıkıyordu; çünkü savunucular hazırlıksız yakalanmışlardı, çünkü kanıtları Londra’dan getirtmek gerekiyordu ve çünkü savunucuların Londra’daki komünist göçmenlerle her türlü [sayfa 136] haberleşmesi duruşma içinde, sözümona komploda bir suç kanıtı olarak işlem görüyordu. Greif ile Fleury için burada ne denmesi gerektiğini, Herr Stieber tanıklığında kendi söyledi; Hirsch’e gelince o, “tutanak kütüğü”nü Fleury’nin emri ve yardımı ile düzenlediğini bir Londra yargıcı önünde itiraf etti; tüzel bir kovuşturmadan kurtulmak için İngiltere’den zor kaçtı.

Hükümet, duruşma boyunca ortaya konulan açım-lamalar kadar çerden çöpten açımlamalarla ortaya pek çıkamazdı. Ne var ki elinin altında Ren eyaletinin o güne kadar hiç görmediği bir jüri bulunuyordu; en gerici cinsten altı soylu, dört mali aristokrasi üyesi, iki de devlet memuru. Bunlar, altı hafta boyunca önlerinde biriken karmakarışık tanıklıklar yığınını dikkatlice inceleyebilecek adamlar değildiler; oysa sanıkların mülkiyet, aile, din, düzen, hükümet ve yasa gibi, kutsal olarak ne varsa hepsini de alaşağı etme ereği taşıyan korkunç bir komünist komplonun önderleri oldukları durmadan kulaklarına sokuluyordu. Gene de eğer aynı zamanda hükümet, ayrıcalıklı sınıflarda, bu duruşmada bir aklanmanın jürinin kaldırılması işareti olacağı ve dolaysız bir siyasal gösteri olarak, liberal burjuva muhalefetin en aşırı devrimcilerle birleşmeye hazır olduğunun bir kanıtı olarak yorumlanacağı kanısını uyandırmasaydı, karar bir aklanma olurdu. Bu durumda, yeni Prusya yasalarının önceyi kapsayan uygulaması, hükümetin sadece dört tutuklu aklanırken, yedi tutukluyu mahkûm ettirmesini sağladı; mahkûmlara verilen ceza, bu haber size eriştiği anda kuşkusuz çoktan öğrenmiş bulunduğunuz gibi, 3 ila 6 yıl arasında değişen bir hapis cezası idi. [sayfa 137]

Londra, 1 Aralık 1852